
Dudu'nun kinayeli başlığı üzerine bir şeyler karalama ihtiyacı hissettim... aslında o başlık olmasaydı da yazacaktım ama daha sonra.
Bike&Outdoor tarafından Belgrad Ormanı'nda yapılan yarış, benim için çok iyi bir deneyim oldu. Çünkü ilk defa bir yarış esnasında gücümün sıfırlandığını gördüm. O an için çok hoş bir deneyim değildi elbette ama şimdi dönüp baktığımda gerçekten ilginç olduğunu görüyorum. İlk Kurabiye yarışında yaşadığım hipotermi deneyimi kadar zorlayıcı olmasa da yine de bazı dersler çıkarmak için iyi bir fırsat!
Gücümdeki sıfırlanmanın ve yarışı terketmemin çok çeşitli sebepleri olabilir. Elbette profesyonel olmadığımız için bunları hatasız şekilde analiz etmemiz mümkün değil ancak bazı fikir yürütmeler yapabiliriz:
1) Gıda eksiğim olduğunu düşünmüyorum. Sabah kahvaltısını çok iyi yapmış, yarışa da ne aç ne de tok karınla başlamıştım. Daha önce 24 saat süren Yeniay Yarışı'ndan önce nasıl beslendiysem o şekilde beslenmiştim.
2) Ancak hesaba katmadığım bir konu, bu yarışın uzun süreli değil, kısa süreli ve sürekli performans yarışı olduğuydu. Güzergah işaretlenmiş olduğu için durmak, yön tayin etmek, mola vermek söz konusu değildi (ben yine de bisiklet etabından önce 1-2 dk bir mola verdim:)).
3) Yarışmacı profili bir anda değişmişti. Durup düşünen ve karar alan değil, tabir caizse yaldır yaldır koşturan bir yarışmacı topluluğuyla karşı karşıyaydık. Üstelik bu topluluğun çoğu, yarışmanın zorlu etabı (en azından benim için) bisikletin ustalarıydı.
4) Bisikletim her zaman kötü oldu. Kendimi geliştirmek konusunda da çok "atak" olmadığımı kabul ediyorum. Ama şimdiye kadarki yarışlarda bisiklet etaplarını bitirememem veya tüm gücümü harcayacak kadar zorlanmam söz konusu olmamıştı. Bu seferse, parkur mesafe olarak çok uzun olmasa da, toprak ve yer yer çamur zemin, benim gibi bir acemiyi fazlasıyla yordu.
5) Aynı parkurda tur atıyor olmanın verdiği psikolojik baskı ve bıkkınlık sanırım etkili oldu. Her turun sonunda bir sonraki turu çıkaramayabileceğim düşüncesi güçlendi. Halbuki A noktasından B'ye gidiş gibi bir durum söz konusu olsaydı bu düşünce oluşamazdı.
6) Tek başına yarışıyor olmak zor. Bisiklet etaplarında dudu'nun desteğinin olmaması o zaman farketmesem de şimdi bakınca büyük bir eksiklikmiş.
7) Gym'e gittiğim için spor yaptığımı sanıyordum. Halbuki gym kasları çalıştırırken maalesef kondisyonu artırmıyormuş. Aslında düzenli olarak havuza gittiğim için nefes konusunda sorun yaşamayacağımı düşünmüştüm ancak yeterli olmadı. Özellikle ilk koşu etabının sonlarına doğru nefesimin hala açılmamış olması ve beni zorlamasına şaşırdım. (sonlardaysa, artık nefesim açılmıştı ama bu sefer de enerjim kalmamıştı.)
Sonuç olarak elit kategorinin koşu ve bisiklet etabını güç bela tamamladım ancak ikinci koşu etabına başlamadan yarışı terkettim. Yarışı bıraktığım anda yürümeye dahi takâtim kalmamıştı. Gözüm dönercesine herşeyi yemeye ve içmeye başladım.
Bu deneyimden çıkarttığım sonuçlarsa şu şekilde:
1) Herşeyden önce salondan çıkıp dışarıda koşmaya/spor yapmaya geri dönmem lazım.
2) Bisiklette daha iyi olmam lazım. Bunun için bisikleti hayatıma daha fazla sokmalıyım. Bu hem dengemi hem performansımı artıracaktır.
3) Bu yarışı, yarış kariyerimde bir köşetaşı olarak algılamıyorum; sadece bir destek nokta olarak kabul ediyorum. Zira iyi bir macera yarışçısı olmak isteyen biri olarak hala performans kadar zeki olma, harita okuyabilme, pratik çözüm üretebilme, sağlam sinirlere sahip, planlı-programlı ve yetenekli olabilmenin de önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yarışsa bunlardan hiçbiri üzerine değil, sadece performans üzerine kuruluydu.
Duatlon yarışı sonrası durum budur... Yarışta emeği geçen herkese ve kurumsal olarak Bike&Outdoor'a bu güzel deneyimi yaşattıkları için teşekkür ediyorum.
Chamois
PS: Bu haftaki IOG parkurunda elde ettiğim derece beni fazlasıyla tatmin etti. Duatlon yarışı sonrası ve Şile yarışı öncesi iyi bir moral oldu. Ancak yine de, bu hafta da koşu kondisyonumun iyi olmadığını gördüm. Yoksa geçmez miydim ben o sincabı? En az 5 dk fark atardım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder