30 Temmuz 2008 Çarşamba

Kürtün Macera Yarışı 2008 - Bir tane de benden olsun

2008 temmuzunun başlarında sıcak bir yaz akşamı, Serkan'ın evi :

S : Dudu ne yapıyoruz şimdi?
D : Abi, dağcılık malzemelerini ben bulmaya çalışırım; bir sürü de şey var ama herkese sorarım tanıdığım.
S : E başka?
D : Bak şunlar var zaten (elindeki kalemle kağıdın üzerindeki kelimeleri işaret eder), şunları da sen al, bunları da ben alırım oradan buradan.
S : Tamam, dalgıç elbisesi ve paletleri de ben sorarım bizim üniversitenin klübüne.
D : Abi bu malzeme toplama işi yarışmaktan betermiş be.
S : Aynen oğlum. Zaten sefiliz, bir de istedikleri şeylerin listesine bak.
D : Neyse, kardeşlik halleder bu işi de üstün örgütlenmesiyle. Hehe.



Yine 2008, yine temmuz ayı, bu sefer sabaha karşı Gümüşhane yolunda otobüste :

S : (Sırıtarak) Kalk lan, ben geldim bak.
D : (Uykulu gözlerle) Hıı... Ne ara geldik Samsun'a yaa? Ben uyanıktım aslında da, uyuyakalmışım yine son anda.
S : Sallama da, bak "İlk defa Karadeniz'i göreceğim" diye seviniyordun, kalk da izle bari yolu.
D : Vay be! Abi ne güzel bi' yermiş burası be! Ohh, yağmur da yapıyor. İçim açıldı bariz.



Hala 2008, ve hala temmuz, Gümüşhane'de kalınan kız yurdunda akşam yemeğinde:


D : Yarın akşam yarış başlayacak, farkındasın değil mi?
S : Herhalde. Yalnız burada güzel ağırladı kaymakamlık hakikaten. Tatildeyiz sanki, di' mi?
D : Bariz abi. Bu arada ne oldu neprenlerle paletler?
S : Gelecek inşallah kargoyla. Hallederiz bir şekilde. Bisikletler tamam mı?
D : Tamam olduğu kadar tamam işte. Bu arada biri hafif biri ağır iki çanta yapıyoruz, değil mi?
S : Bence de öyle yapalım evet. Bisiklette sen ağırı alırsın, ben hafifi alırım. Koşuda da tam tersi işte.
D : Var ya süper zeki bir takımız. Şahane falanız gerçekten.



23 temmuz'u 24 temmuza bağlayan gece, saatlerdir durmadan devam eden yayla yokuşlarından birinde :

D : Abi çökelim şuraya iki dakika Allasen.
S : Benim de bacağım çekmeye başladı bu arada, haberin olsun.
D : Olur öyle şeyler. Sen şu makineyi al da bak ben dereden su içerken fotoğrafımı çek.
S : Ulan yeter be! Kaç tane fotoğraf çektik akşamdan beri.
D : Ne zaman geleceğiz bir daha buralara abi! Madem zaman ve derece sorunumuz yok, tadını çıkaralım işte. Bu çanta anamı ağlattı benim bu arada ya. Gerçi daha önce hiç denemediğin çantayı takarsam sırtına bu kadar yükle, olacağı bu tabi.
S : Benim de bacaklarım ağrıdı çok. Bir de şu haritanın durumu falan var ya, canımı sıktı aslında çok. Diğer bir sürü aksaklıkla beraber aklıma geldikçe keyfim kaçıyor, zevk alamıyorum olaydan.
D : Al benden de o kadar. Zaten şöyle düşünmek lazım bence, bu bir macera yarışı değil artık, farklı bir klasmana almak lazım bunu. Neyse, kalkalım hadi. Baksana daha 25 gitmişiz sadece, 30 daha yolumuz var.
S : Nasıl ya?!? Bittik biz oğlum o zaman!
D : Yok abi, bu yol bir yerlerde düzleşip sonra da iniyor olmalı. Sürekli bu eğimle 55 km çıkarsak 2000m.'ye değil 4000 m.'ye varırız çünkü.
S : Şurada bir düzlük var gibi ama, hadi bakalım, haritaya da güven olmaz burada.



Artık 26 temmuz, sabaha karşı 03:00 civarı :

S : Oğlum atlayalım şu dibimizdeki kamyona ve bırakalım artık yarışı, 50 metre daha çıkacak güç bile kalmadı bende.
D : Güç müç başka mesele de, zevk almıyorsun sen artık belli. Bende de durum aynı, zevk almadığımız an bırakmak lazım dediğin gibi. Ama noktaya varana kadar devam edelim bence, bir iki saat uyur sonra karar veririz salm kafayla.
S : Tamam, öyle olsun. Kamyondakilere söyle o zaman. Kurtuluş abilere de söyle, beraber varalım noktaya o zaman.



26 temmuz pazar, sabah 09:00 :

D : Abi uyan, hakemler gidiyormuş. Bizden de tamam mı devam mı diye karar vermemizi istiyorlar hemen.
S : Dudu, devam edemeyiz abi'cim. Dün gece bisikletten düştükten sonra kolum acayip ağrımaya başladı bir defa, kano çekemem. Ayrıca kesinlikle bitti gücüm, devam edecek halim kalmadı.
D : Ben de çok bitkin hissediyorum kendimi. Seni yine de motive etmeye çalışırdım ama duruma bir bakalım : Önümüzdeki parkur için organizasyon "en ağır ve en tehlikeli" diyor, bu bir. Biz zaten millet giderken uyuduk -gerçi onlar da gece uyudu ama-, o yüzden zamanımızın bir kısmını harcadık, bu iki. Hani Gümüşhane'de yılda 3 gün güneş olsa bayram ederlerdi, bu ne yakıcı güneş tepemizde be! Zaten bitkiniz, bir de bu sıcakta o dağlar çıkılmaz gerçekten de, bu üç. E zaten artık zevk almıyoruz, senin yüzünden de belli, dört. Tamamdır abi, madem öyle, bırakıyoruz o halde. Kafiyeyi gördün mü yalnız?



26 temmuzu 27 temmuza bağlayan gece, Trabzon'dan İstanbul'a dönüş yolunda içi Gürcü'lerle dolu bir tur otobüsünde :

S : Ben hiç pişman değilim galiba Dudu.
D : Tabi abi, adam mı öldürdük de pişman olacağız. Ben de değilim.
S : Zaten takımlar kayboldu, bir sürü garip şey oldu falan ya, doğru kararı vermişiz bence.
D : Bariz abi. Hem Kürtün'ü gördük, hem bir sürü yeni tecrübe edindik, yabancı takımların durumunu gördük falan... Kaybettiklerimizinden çok daha fazlasını kazandık yani aslında bence. Gerçek kazanan biziz yani! Off, ne klişe cümle oldu bu sonuncusu da be.
S : Hehe. Bu arada italyanlardan öğrendim, Slovenya'da süper bir yarış varmış. Seneye ona katılsak mı, ha?
D : Katılalım abi. Sponsor arayışına da başlayalım zaten iyice. Yalnız herşeyden önce, ben kendime bir çanta alacağım. Hala ağrıyor sırtım be! Dur bakayim... Aha, küt etti.


Perde kapanır, oyun biter. Yönetmen sahneye çıkarak, seyircileri uğurlamadan önce son birkaç cümle eder :

"Benden önce gayet güzel özetlemiş Serkan yaşadıklarımızı ve vardığımız sonuçları. Ekleyecek çok fazla şeyim yok. Ben de benzer teşekkürleri aynı kişilere yöneltmek isterim. Yolgezer Kardeşliği için önemli bir milat denebilecek bu yarışı detaylı raporlandırmak daha da güzel olabilirdi ama hem erken bıraktığımız yarışı detaylandıracak kadar doğrudan verimiz yok, hem de, bazı şeyleri yazıya dökmemek diplomatik açıdan daha yararlı olabilir. Yine de tüm samimiyetimle şunu söyleyeyim; biz Kürtün'den değil ama, bu yarış serisinden aldık hevesimizi. Mevcut organizasyonel yapı çok köklü değişikliklere gitmediği sürece de, keyif almadan yarışacağımız yarış sayısını arttırmaktan kaçınmak adına, daha dikkatli ve son derece seçici olacağımızı söyleyebilirim. Efendim? Yine de çok mu diplomatik oldu son cümle? E, olsun o kadar di' mi ama?" =)

Durukan

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Kürtün Macera Yarışı 2008

Herkese selamlar,

Kürtün Macera Yarışı 2008'deydik. Bu 80 satlik yarışı 16. saatinde bıraktık. Ama güzel bir deneyim yaşadık ve çok şey öğrendik.

Bir kere, henüz bu tür bir yarışı çıkartabilecek güçte bir takım değilmişiz. İlk defa bir MY'de ikimiz de sıfır enerjiye düştük. Dudu da ben de çok yorgunduk ve fiziksel sorunlar başgöstermişti. Özellikle yarışın ilk günündeki bisikletle çıkış parkuru iflahımızı kesti. 2000 metre irtifa kazanılan bu 55 km'lik parkurun çoğunu bisikletler elimizde yürüyerek çıktık. Sırtımızdaki çantaların da ağırlığıyla ezilince sabaha doğru varabildiğimiz PC'de bacak kaslarında çekmeler ve belde ağrıdan muzdariptik. Ayrıca benim sabahın ilk saatlerinde bisikletten düşmem ve sağ omzumu incitmem de üzerine tuz biber ekti.

Bunun dışında malzeme olarak hala çok geride olduğumuzu gördük. Halbuki bu yarış öncesinde biraz arayı kapatmak istemiştik ancak yine de -özellikle yabancı ekipleri görünce- hala önemli bir malzeme eksiğimiz olduğunu görüyoruz. Yakın zamanda kapatmamız da mümkün değil çünkü büyük meblağlar eden malzemeleri bir anda edinmemiz çok zor.

Fiziksel yorgunluk ve malzeme eksikliği dışında yarışı bırakmamıza etki eden faktörler ise organizasyondan kaynaklandı. Hem Team Touareg Turk'un (TTT) için, hem de diğer organizasyonlar için yardımcı olmak adına bu eksiklikleri sıralamakta yarar var.

1) Kürtün 2008, oryantiringsiz bir macera yarışıydı! O nasıl olur demeyin, oluyormuş. Şöyle ki, kullandığımız haritalar 1960'lardan ve 1984'ten kalan haritalardı. Devlet yatırımlarının yoğun olduğu bir bölge olması nedeniyle bu haritalar çok değişmişti. Örneğin üzerinde 2 PC'nin bulunduğu bir göl (Torul Baraj Gölü) haritalarda yoktu! Haritaların geri kalanında da çok sayıda yol yoktu. Özellikle yer şekillerinin "bodoslama" yapmaya elvermediği böyle bir arazide elinizde yolları doğru göstermeyen bir harita olması gerçekten hiç de güven vermiyordu.

2) Haritada izlenecek yol, TTT tarafından belirlenmişti! Yani yol ve yön bulma işini TTT sizin için zaten yapmıştı. "Macera yarışında yön mü bulacaksınız? Burda yönü bulunmuşu var, zahmet etmeyin!" Her takım kendi yolunu bulmadıktan sonra buna MY demek ne kadar doğru emin değilim.

3) Ha zaten belirlenmiş "güvenli" yolun da yarış sırasında yeterince güvenli olmadığı anlaşıldı. Çok sayıda takım güvenli yolu takip ederken kayboldu ve araçlar tarafından kurtarılmayı bekledi. Bunda bence 2 etken vardı: a) Yeni yolların haritalara işlenmemiş olması, b) parkur hazırlandıktan sonra bir sporcunun denetimli şekilde parkuru test etmemiş olması. Eğer test edilmiş olsaydı, parkurun belli noktalarında bazı takımların -oryantiringlerinden şüphe edilemeyecek takımlar dahil- kaybolması önlenirdi.

4) Parkurda son dakikaya kadar değişiklikler yaşandı. Öyle ki, yarıştan hemen 1-2 saat öncesinde nasıl yapılacağı anlatılan firefox geçişi, firefox'a vardığımızda -ki bu da starttan yaklaşık 45 dk sonra idi- değişmişti! İlk önce firefox sonra oryantiring yerine, önce oryantiring sonra firefox geçişi yapıldı. Bizim katılmadığımız dağcılık etaplarındaki kısaltma ve iptaller de kulağımıza çalındı. Bunlar, kanımızca, aylar öncesinden hazırlanan bir parkurda olmaması gereken iptaller.

5) Sporcular olarak, şov amaçlı kullanıldığımız izlenimi yaratıldı. Kürtün MY, Kürtün Su Sporları Festivali dahilinde veya ona eklenen bir etkinlik olarak sunulmuştu. O yüzden varış da o şenliğe göre ayarlanmıştı. Ve bize aksettirilen, ne olursa olsun bütün takımların finish çizgisinden geçmesi ve halk tarafından alkışlanmasıydı. Görsel olarak bu konuda bir sorun olmasa da, düşünsel açıdan bir MY'ye katılmaktan çok bir şovun parçası haline getirildiğimiz izlenimi oluştu. Halbuki Yolgezer Kardeşliği olarak amacımız her zaman, doğayla bütünleşmiş şekilde ilerlemek ve parkuru bitirmek oldu. Bu düşünceyi bir şov veya birincilik hırsıyla saptırmayı hiçbir zaman düşünmedik. Hatta bundan bilinçli ve dikkatli şekilde kaçındık. Bundan sonra da bu şekilde davranmaya devam edeceğiz.

6) Yukarıda bahsettiğim sorun, başka bir sorun daha doğurdu. Bütün takımların bitirmesi gerektiği düşüncesi nedeniyle, yorulan veya başka nedenlerle ilerleyemeyen takımlar bazı noktalardan alınıp, ileriki noktalara ulaştırıldı veya bazı PC'leri pas geçmeleri sağlandı. Bunun karşılığında ceza almaları söz konusuydu ancak zaten takım sayısı az olduğu için bu cezaların maddi sonucunun olması mümkün değildi. Yani fiiliyatta hiçbir şey değişmiyordu. Burada aklımıza "bir macera yarışını bitirmek nedir?" sorusu geliyor. Böyle devam etseydik, gerçekten bu MY'yi bitirmiş sayılır mıydık? Bizce hayır. Belirlenen parkuru bitiremedikten sonra yarışmanın da anlamı yoktu. Bu yüzden bırakma kararı aldık.

Peki bu yarıştan neler öğrendik?

1) Hala fiziksel açıdan çok güçsüz bir takımız. Fiziksel kapasitemizi artırmak için çok ve daha ağır idmanlar yapmalıyız.

2) MY organize etmek çok zor bir şey.

3) Kürtün şahane bir yer. Dağlar çok görkemli, her yerinden dünyanın en güzel suyu fışkırıyor.

Orada bulunduğumuz süre içerisinde bize yardımcı olan, sorunlarımızı çözmeye çalışan, organizasyon için emek veren herkese, ama özellikle Faruk, Utkuer, Neval ve Tuğba'ya, yemeklerimizi yapan mutfak ekibine ve çekimleri yaparken bizi de motive etmeyi unutmayan kamera ekibine ve özellikle Emre'ye teşekkürler.

Gelecek yarışlarda 'daha uzun süre' görüşmek dileğiyle :)

Serkan

13 Temmuz 2008 Pazar

Gölge etmemekten fazlasını da eyleyenler...

Selamlar!

Yarışa 1 hafta kala, sanırım hazırlıklarımızı tamamladık gibi sanki diye umuyorum inşallah. Zorunlu malzeme olarak tanımlanan çok şey var, ve bunları edinmek-bulmak da pek kolay olmadı.

Ben bu kısa iletide, bize malzeme temini konusunda eşsiz yardımlar sağlayan kişi ve kurumlara içten teşekkürlerimizi sunmak istiyorum [yarıştan sonra yine sunacağım =) ]

-Haluk ve Saniye Dönmez [Atölye]
-Caner Devrim Odabaşoğlu [Macera Akademisi]
-[Nicewich]
-Güven Solmaz ve Berkay Kılıçoğlu
-Ahu Toksöz

Sizlere bu yardımlarınıza karşılık olarak güzel ve keyifli bir yarış geçirdiğimizin haberini vermek umudundayız efendim. Bir de derece falan gelirse, tam bir bonus olur.

Görüşmek üzere!
Durukan

7 Temmuz 2008 Pazartesi

Kürtün Heyecanı

Herkese selamlar yeniden,

Yolgezer Kardeşliği olarak içimiz kıpır kıpır, nedeni ise Kürtün Macera Yarışı. TTT - Trek tarafından 20-26 Temmuz arasında Gümüşhane Kürtün'de düzenlenecek olan yarışa Durukan'la birlikte katılıyoruz.

Bir süredir hazırlıklarımızı ve antremanlarımızı bu yarışa göre düzenledik. Psikolojik olarak da hazırlandığımız yarış için haftada 1-2 kere toplanıp durum değerlendirmesi yapıyoruz. 80 saatlik bir yarış olması nedeniyle, en uzun yarış deneyimi Macera Akademisi tarafından düzenlenen ve -bizim için :) - 24 saat süren Yeniay Macera Yarışı olan Yolgezer Kardeşliği aslında çok da önünü göremiyor. Süre açısından yarışın bizim için yeni bir aşama olmasının yanında araziyi de tanımıyoruz. Ancak 80 saatlik bir yarışta, 24 saatlik Yeniay yarışından biraz daha uzun bir bisiklet parkuru olması, bizde arazinin fazlasıyla engebeli olduğu fikrini doğuruyor. Tabii bu da bisiklette hala çok yol alması gereken beni köşeye sıkıştırıyor.

Bu nedenle son zamanlarda her yere bisikletle gitmeye çalışıyorum ve zamanımı ayarlayıp Darüşşafaka Çetin Berkmen Spor Tesisleri'nde de bisiklet idmanlarına katılmaya agyret ediyorum. Ancak tabii ki bu kısa sürede Durukan'ın seviyesini yakalamam mümkün değil. Bu nedenle creator support'umuz Burç Aksoy bizim için özel olarak bisiklet etaplarında yardımcı olacak bir çekme aleti tasarlıyor.

Bisikletin yanısıra yüzme etabının da hayli uzun olması yüzme idmanlarımıza ağırlık vermemize neden oldu. Yine Darüşşafaka tesislerinde her fırsatta yüzme idmanı yapıyoruz. Burada da Durukan aramızdaki mesafeyi kapatmak için büyük çaba sarfediyor ve bu çabanın somut sonuçlarını almaya da başladı. En kısa zamanda paletli idmanlara da başlamamız ve muhtemel krampları önlememiz gerekiyor.

Kürtün yarışıyla ilgili olarak sportif hazırlıkların yanısıra sağlığımız açısından da tedbir alıyoruz. Özellikle Gümüşhane bölgesinde görülen KKKA türü keneler bizi biraz tedirgin etse de Sağlık Bakanlığı onaylı ve kıyafete uygulanan kene kovucu ilacımızı aldık. Cilde uygulananını ise halen aramaktayız.

Yolgezer Kardeşliği'nde son durum bu... umuyoruz sorunsuz şekilde Kürtün'e varır, yarışır ve döneriz.

Görüşmek üzere

Serkan